Sporun insan yaşamındaki önemi her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Bilgisayarın ve televizyonun yaşantımıza girmesi ile ne yazık ki en değerli varlıklarımız olan çocuklar spordan uzak, hareketsiz bir yaşam tarzını benimseme eğilimindedirler. TV seyretmede harcanan haftalık saatler ile çocuklardaki obezite arasında açık bir ilişki bulunmuştur.

Sporun önemini ve gerekliliğini çocuklarımıza aşılayabilirsek onlara daha sağlıklı bir geleceğin de kapılarını aralamış oluruz.

Spor, büyüyen çocuğun fiziksel gelişiminin yanında psikolojik, sosyal yönden gelişimine de katkıda bulunur. Çocuğun istenmeyen kötü alışkanlıklardan kurtulmasında aracı olur. Bireysel sporlar özgüvenin, kendi sorumluluğunu alma yetisinin gelişimine katkıda bulunurken takım sporları paylaşmayı, yardımlaşmayı, takım halinde hareket ederken bireysel hırsların takımın önüne geçmesini kontrol etmeyi geliştirir. Spor yapan bir çocuk zamanını doğru kullanmayı öğrendiğinden okul başarısı da beraberinde gelir.

Düzenli fiziksel aktivite ile çocuğun kuvvet ve dayanıklılığı artar, kemik gelişimi olumlu yönde etkilenir, kilo kontrolü sağlanır. Spor ile hareketsizlik ve aşırı kilo sonucunda erişkin dönemde gelişebilecek kalp damar hastalıkları, şeker hastalığı ve diğer sağlık problemlerinin gelişimi önlenebilir. Erişkinlerde yapılan birçok epidemiyolojik çalışmada özellikle koroner hastalıklarla ilgili risk faktörlerinin çocukluk dönemine kadar uzandığı belirtilmiştir.

Çocuklar bilindiği gibi bir gelişme ve büyüme periyodu içindedir. Bu periyotta genç çocukların fizyolojik sistemleri, ağır egzersizlerin getirdiği yükleri karşılayacak düzeyde değildir. Bu güç ancak gelişme çağı sonrası yakalanabilmektedir. Özellikle 12 yaşın altındaki çocukların yüksek bir kalp atım sayıları ve düşük kalp atım volümleri mevcuttur. Oksijen kullanma kapasiteleri zayıf ve karbonhidrat depoları da ileri yaşlarınkine oranla daha azdır.

Spora başlamadan önce çocuğun spor yapmaya engel olabilecek bir sağlık probleminin olup olmadığı değerlendirilmelidir. Seçilecek sporun çocuğun yaşına, cinsiyetine, yeteneğine ve daha da önemlisi fizyolojik yaşına uygun olması gerekir. Çocuklar takvim yaşlarına göre aynı olsa da, kendi fiziksel, beyinsel ve olgunlaşma düzeylerine göre farklı oranlarda gelişir ve büyürler. Özellikle küçük yaşlarda çocuğun gelişiminde 3-5 ayın bile çok önemli etkisi olabilmektedir.

2–3 Yaş: Sadece koşma, yakalama, zıplama gibi temel hareketleri yapabilirler. Dolayısıyla bu yaşta bir spor tercihi yapmak yerine, aileler çocukların aile bireyleri ve arkadaşları ile oyun oynamalarını sağlamalıdır.

4–6 Yaş: Bu yaşta çok deneyimli kişiler eşliğinde yüzme ve jimnastik başlanılabilir. Altı yaşından sonra çocuklarda güvenli ve kontrollü hareket yapma yeteneği gelişir ve spor tercihleri yavaş yavaş oluşmaya başlar.

7–10 Yaş: Jimnastik, yüzme, futbol, basketbol, voleybol, hentbol, bisiklet, tenis yüzme gibi sporlarla ilgili temel eğitime ve bunların birleşimini içeren sporlara başlayabilirler.

10 Yaş sonrası: Daha önceki yaşlarda başladıkları sporları daha organize olarak yapmaya devam ederken, atletizme başlayabilirler. Birkaç yıl sonra ise daha çok kuvvet gerektiren sporlara başlamak uygundur.

Kuvvet gerektiren sporlara başlama yaşında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, büyüme çağıdır. Özellikle fiziksel gelişme sırasında, boyun uzaması, kemiklerin epifiz adı verilen büyüme noktalarından sağlanır. Burada epifiz bölgelerine gelen darbeler ve o bölgelere binen fiziksel yük, bu bölgelerin erken kapanmasına neden olur. Böylece kemiğin büyümesi, boyun uzaması engellenmiş olur.