Günümüzde beslenme alışkanlıkları ne yazık ki besinlerin pazarlama stratejileri ile belirlenmekte ve ışıltılı reklam dünyası önümüze içeriğine ve hastalık yapıcı potansiyeline bakmadan bu ürünleri getirmekte.

Bu Sratejilerden Nasıl Korunabilir ve Sağlıklı Beslenmeye Nasıl Geçebiliriz?

Sadece fikir ve öğüt veren yaklaşımlar başarısız oldular. Son dönemlerde iyice populerleşen mucizevi olduğu söylenen, kısa süreli ve hatta tehlikeli zayıflama yöntemlerinin de bunu başaramayacağı artık bir gerçek.

O zaman ne yapılabiliriz ?

Sadece fikirler, öneriler almak ve bilimsel gerçekleri bilmek hergün sizi sağlıksız besinlerin karşısında nasıl güçlü kılabilir ki?

Artık bizler bu değişimin yaşam tarzınızda yapılabilecek değişiklikler ve farkındalığınızın arttırılması ile mümkün olabileceğini biliyoruz

Uluslararası beslenme biliminin gerektirdiği vücüt analizleri ve peşinden yaşam tarzınızın bir haritasının çıkarılması bunu sağlayabilmektedir. Yaşam tarzının haritalanması ve değişiminize koçluk yaklaşımı ile destek vermek ve önderlik etmek günümüzde beslenme ve diyetetik yaklaşımlarının en kullanışlı araçlarından birine dönüştü bile…

“Kola içmeyi seven birine ‘Artık kola içmemen gerekli’ demek yerine kolayı sevmemeyi mümkün kılmak..” İşte bahsettiğimiz değişim yolu…

Kişisel gelişim yöntemleri ve koçluk yaklaşımları kullanılarak uzun yıllardır Avrupa’da ve Amerika’da beslenme yanlışları düzeltilmekte ve kilo verilerek kişinin ideal kilosuna ulaşılması sağlanmakta.

Kendi vücudunu tanıyarak ve metabolizmasını öğrenerek ve de en önemlisi sağlıklı alışkanlıklar kazanarak bu dönemi atlatmasını ve de o kiloyu korumasını sağlıyorum. Danışanlarım yağ kaybetmede ve de kilolarını korumada çok başarılı. Bana gelmiş ve kilo kaybetmiş danışanlarımın %75 i kilosunu koruyor ve de yakınlarına örnek oluyor. Birbirimizi oldukça yakından tanıdığımız bu süreçte, program bittikten sonra bile; üyelerimle görüşüyoruz; beni ailelerinden biri veya arkadaşları gibi görüyorlar, bu da beni çok mutlu ediyor.

Zayıflama sektöründe çalışanlar Benim duyduğum ve gördüğüm kadarıyla daha didaktik, matematiksel ve de zorlayıcılar. İnsanları duygusal yönden anlamaya çalışmıyor, kilo verme yarışına sokuyorlar. Bunun sonucunda beden ;duygu ve bilinç düzeyinde değişim yapmadan zayıflamayı kısa süreli bir program olarak algılıyor. Bu programlarda sadece kilo vermeye odaklanılıyor. Eski zayıflama sektörü çalışanları, ‘’ne kadar kilo verirsen o kadar başarılısın’’ mesajını danışanlarına veriyorlar. Bu da kişide senede 1-2 kez diyete girip kilo verip; kiloları koruyamadan tekrar kilo almaya yani ‘’yo-yo’’ sendromuna sebep oluyor. Diyetçiler; artık kronik şişman haline geliyor; beslenme bilincinden uzaklaşıyor; ‘’ya hep, ya hiç’’ şeklinde ya sıkı diyet yapıyorlar , ya da baklava-börek tarzındaki bir anlayışla yaşıyorlar. Önemli olan ise kişilere beslenme alışkanlıklarını kaliteli hale getirtmek.

Şişmanlık artık dünyanın en büyük sağlık sorunu ve gitgide artıyor. Bu soruna sadece kalori azaltarak yaklaşmak bu sorunu kökten çözmüyor.

Bizlerin amacı bireyleri sağlıklı alışkanlıklar kazandırmaya yöneltmek ve bu konuda eğitim ve danışmanlık vermek.

Bizlerin bu konudaki yöntemi ise; kişiyi ruhsal, bedensel ve zihinsel olarak sağlıklı olmaya hazırlamak .Sağlığımız en değerli hazinemiz ve onu nasıl kazanıp, nasıl koruyacağımızı ,nasıl mutlu, dengeli ve de sağlıklı bir hayat yaşayacağımızı öğretiyoruz.

 

Nasıl Kilo Verilir?

Kilo nasıl verilirden önce; bir insanın neden kilo aldığını sorgularım. Sigarayı mı bıraktı? Depresyonda mı? Duygusal mı besleniyor? Troid bezi mi çalışmıyor ? vb. nedenleri bulmak çok önemli.

Durum tespiti yaptıktan sonra; elimizdeki silahları kuvvetlendirmemiz lazım. Üyemin haftada 1 gün egzersiz yapıyorsa bunu 2 ye 3 e çıkarmasını, günde 1 litre su içiyorsa 2-3 litreye tamamlamayı, 10 fincan çay içiyorsa azaltmayı sağlıyorum; yani minik değişikliklerle uzun vadede kalıcı sonuçları hedefliyorum.

Üyemin hikayesine göre her hafta değişen programlar hazırlıyorum. Bazı programlarda sırf makarna, pizza , tatlı yediğiniz günler olabiliyor, veya sınırsız alkol de ; yani vücudun ihtiyacına göre sürekli değişen programlarla bazal metabolizma hızını yavaşlatmadan ve çoğu zaman hızlandırarak kilo veriliyor.Aslında kilo değil; yağ veriliyor çünkü üyelerimin verdikleri kilonun %80ini yağdan veriyor, bu da ciddi anlamda incelmeye sebep oluyor.

Beslenme Koçu Kime Denir?

İster doktor veya diyetisyen tarafından verilmiş bir diyet listesi uygulansın, isterse Dukan, Akdeniz diyeti gibi bir diyet kitabı takip edilsin; kişinin hedefini koyma, başlama ve sürdürme aşamalarında ihtiyaç duyulan motivasyonu, desteği, takibi ve hedeften kopmamayı sağlayan kişidir beslenme koçu.

 

Beslenme Koçu Zayıflamak İsteyen Birine Nasıl Yardımcı Olur?

Başarısızlığa uğramış birçok diyete heyecanla başlandığını, ama aralarda motivasyonun çeşitli sebeplerle kaybedildiğini görürüz. Diyete başlayan kişi genelde ne yapması veya ne yapmaması gerektiğini genel hatlarıyla bilir.

Bilir ama;

  • Başaracağına inancını an gelip kaybettiği,
  • Yiyeceklerin cazibesine kapıldığı,
  • Etrafındakilerin ısrarına yenildiği,
  • Azıcıktan bir şey olmaz diyenlere inanmak istediği,
  • Kendini çok mutsuz veya üzgün hissedip bu duyguyu yiyerek bastırabildiği deneyimine sahip olduğu ve bunun gibi sebeplerle diyetini bozar.

Koçluk, kişinin kendisinde var olan ama zamanla örselenmiş potansiyelini kendine fark ettirme, hedefini güncel tutmasına yardımcı olma, önceliklerinin belirtilmesini takip etme ve kendi gücünün farkına varmasını sağlama görevlerini içerir. Bir nevi ayna tutucudur diyet koçu.

Motivasyonun kaybolduğu anlarda yapılan çeşitli görüşmelerle hedefle olan bağın kopmaması, tam tersine güçlenmesi sağlanır.

Beslenme koçluğu, diyetisyenlik değildir.

 

Diyetisyen İle Beslenme Koçu Arasındaki Fark Nedir?

Tıp doktorluğu, diyetisyenlik ve Beslenme koçluğu birbirinin tamamlayan mesleklerdir. Birbirlerinin yerine geçmezler.

Bir doktor veya diyetisyen aynı zamanda iyi bir koç da olabilir.

Yurt dışında koçlar, doktor ve diyetisyenlerle beraber çalışır. Bu sayede özellikle, geçmişi yarım bırakılmış diyet hikayeleriyle dolu vakalarda sıkı takiple, kişinin kendi başarısızlık hikayesinden beslenmesi engellenir.